FİTOTERAPİNİN TARİHÇESİ
Fitoterapi kavramı ilk kez 1913 yılında Fransız hekim Henri leclerc tarafından "la presce medical" adlı fitoterapi kitabının yayınlanması ile ortaya çıkmıştır. Fitoterapi bitki kaynaklı ilaçların hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde kullanımını kapsar. Fitoterapi bilime ve kanıta dayalı tıbbi bir uygulamadır. Kontrollü olarak fitoterapide kullanılan bitkiler genellikle klinik denemelerde ve biyomedikal çalışmalarda kendini kanıtlamış, sayısız makale ve tezlerde çalışma konusu olmuş, aynı zamanda yıllardır geleneksel uygulamalar içerisinde de kendine yer edinmiş bitkilerdir. Başta da belirttiğimiz gibi fitoterapi; bilimsel olarak kanıta dayalı çalışmaları baz aldığı için daha geleneksel ve göreceli uygulamalardan "bilimsel" yönü ile ayrılır.
Fitoterapinin Doğuşu
Bitkilerle tedavinin aslında insanlığın varoluşuyla başladığını iddia etmek pek de yanlış olmaz; ancak bu konudaki ilk somut belgeler milattan önce 3000’li yıllara ait Ninova yazıtlarıdır. Bu tarihi buluntuda bitkisel ve hayvansal ilaçlarla tedavilerin varlığı kanıtlanmaktadır. Daha da günümüze geldiğimizde Yunan tıbbının önemli isimlerinden Eskulap ve modern tıbbın temeli olarak kabul edilen Hipokrat, kitaplarında 400’e yakın bitkiden bahsetmiştir.
1650'li yıllara kadar Avrupa’da referans kitap olarak kabul edilen İbni Sina’nın Tıp Kanunu adlı eseri 800’den fazla hayvansal ve bitkisel tedavi türü içermektedir.
Tüm bu veriler bitkilerle tedavinin insanlığın var olduğu her dönemde insanlığın yararına olacak şekilde kullanıldığını ispatlamaktadır. Günümüzde ise 19. yüzyıldan itibaren eczacılık, kimya, biyoloji, tıp gibi bilimlerdeki gelişmeler doğrultusunda ilaç sanayisi büyük bir ivme kazanmıştır. Bu sayede bitkilerin temel yapıları, etkinlikleri, toksik özellikleri, farmakolojik ve klinik çalışmaları ortaya çıkmış; birçok bitkinin bilimsel olarak kimlikleri ortaya konmuştur ve tüm bu gelişmeler sonucunda nihayet bitkiler tıbbın ve insanlığın ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde ham bitki hallerinden arındırılmış, etken maddeye varıncaya kadar incelenmiş ve en doğru şekli ile insanlığa ve insanlığın sağlığına hizmet edecek duruma getirilmiştir.
Doğru ve Akılcı Fitoterapi
Bitkiler potent biyoaktif etken maddeler içerir. Günümüz ilaçlarının hemen hemen üçte biri bugün bitkilerden elde edilmiştir. Bitkiler üzerine yapılan klinik ve toksikolojik çalışmalar göstermektedir ki; bitkiler de aslında birer ilaçtır ve doğru kullanılmadığı taktirde birtakım istenmeyen yan etkilere sebep olabilmektedir. Doğal olanın zararsız olduğunu zannetmek günümüz toplumunun en büyük yanılgılarından biridir. Bugün yaşam için temel gereksinimiz olan hayat kaynagi su bile bazen hastalık etkeni olabilmektedir. Mikrobiyolojik bulaşıcı olan, ağır metal yükü fazla, Ph değeri düşük olan su, halk sağlığı açısından ciddi risk oluşturabilmektedir. Yaşamin temel kaynağı olan su bile insan hayatı için yeri geldiğinde tehdit oluşturabilir iken doğada yetişen, içerisinde onlarca etken madde barındıran, yapısına insektisit pestisit gibi kimyasallar bulaşabilen, yetiştiği bölgeye göre ağır metal içerebilen, egzoz dumanı, kirli hava gibi faktörlere maruz kalabilen, doğru toplanmamış, doğru muhafaza edilmemiş, mikrobiyolojik ve toksikolojik analizleri yapılmamış bitkilerin kontrolsüz bir şekilde tedavide kullanılması istenmeyen bir çok etkiye ve yan etkiye sebep olabilmektedir. Bunun yanında bitkiler, içerdikleri biyoaktif etken maddeler sebebiyle kişilerin kullandığı kimyasal ilaçlarla etkileşebilir. Bu da fitoterapinin mutlaka doktor kontrolünde olması gerektiğini açıklar.
Her insanın hastalığı farklıdır. Bir hastalık herkeste aynı şekilde belirtiler de göstermeyebilir. Aynı hastalığa sahip iki insanın kullandığı kimyasal ilaçları da birbirinden farklılık gösterebilir. Dolayısıyla birine fayda sağlamış olan fitoterapotik bir ilaç, başka birinde hastalığının evresine veya kullandığı kimyasal ilaçla etkileşmesine göre çeşitli yan etkiler gösterebilir. Bu yan etkiler basit alerjiden, hayatı tehdit edebilecek toksik etkilere kadar ulaşabilir.
Tüm bunlar fitoterapinin doğru ve akılcı kullanılmadığında insan hayatı için riskler teşkil edebileceğini göstermektedir. Bu yüzden mutlaka fitoterapi alanında uzman ve deneyimli hekimlerin kontrolünde tedavi almak gerekir.